Halil ile Hikmet iki kardeÅŸtirler.
Halil'in yetişkin, cesur, çalışkan Bekir adında bir oğlu, güzelliği dillerde dolaşan Esma adında bir kızı vardır.
Hikmet'in ise dört çocuğundan biri kız üçü erkektir. Kızı ile iki oğlu evlidir. Bekar oğlu Nizam amcasının kızı Esma'yı, Esma da Nizam'ı sevmektedir. Bu iki gencin arasındaki sevgiyi babaları ve anneleri bilmemektedir.
Halil'in oğlu Bekir arazi ihtilafından dolayı Sabri Efendi'nin oğlu Ramazan ile münakaşa eder ve kavgaya tutuşurlar. Kavga sırasında Bekir, Ramazan'ı öldürür. İki aile arasında kan davası başlar. İki tarafı da tanıyanlar araya girerek barıştırmak isterler. Görüşmeler neticesinde öldürülen Ramazan'ın babası Sabri Efendi barışma şartı olarak olaya sebep olan ihtilaflı araziden karşı tarafın vazgeçmesini ve Halil'in yetişkin ve güzel kızı Esma'yı öldürülen Ramazan'’ın 10 - 11 yaşlarındaki kardeşine vermelerini şart koşar. Buna karşılık davadan vazgeçeceklerini ve tutuklu bulunan Bekir'in tutukluluk halinin kalkması için ne gerekirse onu yapacaklarını söylerler.
Aracılar bu teklifi Halil'e bildirirler. Halil, "araziden vazgeçeriz ama ben yetişkin kızımı küçük bir çocuğa nasıl vereyim.. Bunu kim kabul eder.. Kim reva görür.. ? Bunlar çocuklarına karılık yapacak birini mi arıyorlar yoksa ona ablalık, bakıcılık yapacak birini mi arıyorlar ?" der. Aracılar, "Valla bize söylenen teklifi size ilettik karar sizindir. Kendi aranızda konuşup kararınızı bize bildirin" derler.
Bu şartları duyan Esma, sevdiği ve amcasının oğlu olan Nizam'a, "Neler olduğunu duymuşsundur. Ben seninle evlenmek istiyorum, beni bir çocuğa verirlerse ben ne yapacağım" der. Nizam da, "Ben de seni istiyorum." Bu olaylar olmasaydı babama amcamın kızını amcamdan iste, onunla evlenmek istiyorum. Biz anlaştık diyecektim fakat bu olaylar oldu. Şimdi ben de sersem haldeyim" diye cevap veriri.
Nizam ile Esma arasındaki sevgiyi bilen arkadaşları onu alıp bir bahçeye götürerek konuşurlar. Nizam, "Arkadaşlar ben amcamın kızı ile evlenmeye kararlıydım. Bu kararı ikimiz beraber verdik fakat olayları biliyorsunuz. Ne yapacağımı nasıl davranacağımı bilemiyorum" diye dertlenir. Arkadaşları, "Nizam babana söyle amcanla konuşsunlar, gerekirse Esma ile kaçın, biz de yardımcı oluruz" derler.
Bunun üzerine Nizam, babasına düşüncelerini anlatır. Babası da ağabeyi Halil ile bu konuyu konuşmaya gider. "Halil Ağabey, Esma ile Nizam kendi aralarında konuşmuşlar ve evlenmeye karar vermişler. Şimdi ne olacak, karşı taraf bir çocuğa Esma'yı istiyor. İkisine de yazık olacak ne yapalım ?" diye sorunca Halil de, "Hikmet bunu bana daha önce niye söylemedin ? Şimdi derdimin üzerine bir dert daha eklendi. Neye karar vereceğimi ne yapacağımı bilemiyorum" der. Hikmet, "Barışmak için araziyi veriyorsun, Esma'yı verme. Bu iki çocuğumuzu baş göz edelim. Ben Esma'nın yerine kızım Ayşe'yi onlara verelim derim. Hem yaşları da yakındır, daha uygun düşer, diye düşünüyorum" der. İki kardeş bu konuda anlaşırlar ve Halil aracılara; "Araziyi veriyorum tamam. Esma'nın yerine kardeşimin kızı Ayşe'yi vermeyi kararlaştırdık çünkü ikisinin de yaşları aynıdır, daha uygun düşer" der.
Aracılar kararı karşı tarafa bildirirler fakat onlar bunu kabul etmezler. İlla Esma'yı isterler. Bir çıkış yolu bulamayan Halil Esma'yı, vermek zorunda kalır.
Nizam perişandır, sevdiği kız bir çocukla evlendirilecektir. Dünyası yıkılmıştır. Arkadaşları onu teskin etmeye çalışmaktadırlar. Nizam, "Arkadaşlar siz neler söylüyorsunuz, benim içim kan ağlıyor, ciğerime fitil işlemektedir. Yetişkin bir kız nasıl bir çocuğa gelin gider, bu nasıl iştir ? Zorla bir kız, bir çocuğa verilir mi ? Verilse dahi bu nasıl evlilik olur ? Siz olsanız dayanabilir misiniz?" der.
Esma, sanki bir çocuğa bakıcı olarak gitmiştir. Zavallı kocası olacak çocuk sokakta emsalleri ile oyunlar oynar. Akşam eve üstü başı toz çamur içerisinde, şalvarının cebinde oynadığı küçük taşlar ile dönmektedir. Kendisine kızıldığında Esma'nın boynuna sarılıp ağlar. Esma, bir abla şefkati ile onu kucağına alıp üstünü başını temizlemek için banyoya götürür. Yıkayıp yeni çamaşırlar giydirir. Akşam evin ayvanındaki yatakta sanki kocası değil de bir çocuk gibi sarılıp yatar ve hüngür hüngür ağlayarak sevdiği Nizam'ı düşünür.
Diyarbakır Kültürü
Vedat GÃœLDOÄžAN