KIRIK HAVALAR

HEKÄ°MOÄžLU DERLER BENÄ°M ASLIMA


Repertuar No
110 
Yöresi- İli
İlçesi- Köyü
Fatsa  
Kaynak KiÅŸi
Derleyen
Notaya Alan
Ä°cra Eden

DERLEYEN 
Makamsal Dizi
Konusu - Türü
Karar Sesi
Do 
BitiÅŸ Sesi
Do 
Usül
4/4 
En Pes Ses
Si 
En Tiz Ses
La 
Ses GeniÅŸliÄŸi
7 Ses 


                    Derleyenden




TÜRKÜNÜN SÖZLERİ

HEKÄ°MOÄžLU DERLER BENÄ°M ASLIMA
AYNALI MARTÄ°N YAPTIRDIM DA NARÄ°N'Ä°M KENDÄ° NESLÄ°ME

HEKÄ°MOÄžLU DERLER UFAK BÄ°R UÅžAK
BÄ°R OMUZDAN BÄ°R OMUZA NARÄ°N'Ä°M ON ARMA FÄ°ÅžEK

KONAKLAR YAPTIRDIM MERMER DÄ°REKLÄ°
HEKİMOĞLU DEDİĞİN DE NARİN'İM ASLAN YÜREKLİ

KONAKLAR YAPTIRDIM DÖŞEDEMEDİM
ÃœNYE FATSA BÄ°R OLDU DA NARÄ°N'Ä°M BAÅž EDEMEDÄ°M

ÃœNYE FATSA ARASI ORDU DA KURULDU
HEKİMOĞLU DEDİĞİN NARİN'İM O DA VURULDU


MARTİN : Bir tüfek markası
ARMA : Omuza asılan fişeklik

-----------------------

NOT : 110 Repertuar numaralı "HEKİMOĞLU DERLER BENİM ASLIMA" isimli türkünün "Kaynak Kişi" bilgisi olarak; TRT Repertuar Kitabı'nda "Kadir İnanır" yazmasına rağmen, hem ilk notasında (İnceleme Tarihi: 17.03.1973) hem de 2. inceleme notasında (İnceleme Tarihi: 1990) Kaynak Kişi bilgisine, aynı zamanda derleyen ve notaya alan kişi de olan "Ümit Tokcan'ın" ismi yazılmıştır...

Eski müzisyenlerin anlatımları; "Hekimoğlu isimli türkünün, Kadir İnanır tarafından bir filminde okunduğu, sonrasında Ümit Tokcan tarafından Kadir İnanır'dan derlenip - notası yazılarak TRT THM Repertuarı'na kazandırıldığı" yönündedir.

Yanı sıra, Ümit Tokcan'ın 1974 yılında çıkardığı "HEKİMOĞLU" isimli plakta da "Kadir İnanır" isminin yazılı olduğu görülmektedir.

Bütün bu bilgiler ışığında nota yerine TRT THM Repertuar Kitabı bilgileri baz alınarak Repertükül kayıtlarına "Kaynak Kişi : Kadir İnanır" yazılmıştır.
(Repertükül - Türküpedia)


 

TÜRKÜNÜN ÖYKÜSÜ

    HekimoÄŸlu derler benim aslıma
    Aynalı martin yaptırdım da Narin'im kendi neslime.

    HekimoÄŸu; HekimoÄŸlu olmadan önce, köyünde, iÅŸinde gücünde yoksulluÄŸuyla boÄŸuÅŸurken, yani köylü Ä°brahim iken ne martini ne de aynalısı vardır...  Fatsa'nın 40 kilometre kadar uzağında YassıtaÅŸ Köyü'nde doÄŸar ve orada yaÅŸar. YassıtaÅŸ bir orman köyüdür ve geçim zordur. Babasını erken yitirdiÄŸi için, evin geçimi, anasının sorumluluÄŸu da ona kalır. O da yakınlardaki Gürcü Köyü'nde Hulusi AÄŸa'nın yanında iÅŸ buluyor kendine. 
    Gürcü Beyi Hulusi AÄŸa'nın yanında yanaÅŸma olarak çalışmaktadır. Çift sürer, hayvanları yemler, öküzleri tımar eder. DeÄŸirmenin iÅŸlerini görür. Köylük yerin ne iÅŸi varsa, Ä°brahim'in iÅŸidir. "Bunu yaparım da ÅŸunu yapmam" diyemez.
    Ä°brahim, "HekimoÄŸlu" olduktan sonra kendine özgü bir martin yaptırır. Martin uzun namlulu bir tüfektir. "Göz, gez, arpacık" olarak hedefe iyi niÅŸan alınırsa, kesinlikle hedefi ÅŸaÅŸmaz... DaÄŸa çıkan tüm baÅŸkaldıranlar benzer bir silahı kullanır. Ama, HekimoÄŸlu'nun martininin bir de aynası vardır. GüneÅŸi karşısına alıp da, düşmanın gözüne doÄŸru tuttu mu tüfeÄŸi, güneÅŸin ışığı olduÄŸu gibi hasmının gözüne yansıtır. Düşman ne kadar sıkarsa sıksın, karavana... Bir de arkadan gelebilecek düşmanı da görmesine yarıyor aynalı martin. Ä°yi. HoÅŸ da, böyle bir silahı yaptırmaya neden gerek duymuÅŸtur HekimoÄŸlu. 
    Gürcüler kendi geleneklerine baÄŸlı, aralarında dayanışan bir gruptur. Kendi dışındakilerle çok içli dışlı olmazlar. Ama Ä°brahim'i sevmektedirler. Ä°brahim de erkek güzeli bir delikanlı. Sarışın. Yakışığı yerinde. Köylük yerin geleneÄŸine uyup, bir de lakap takıyorlar Ä°brahim'e. "HekimoÄŸlu" diyorlar kısadan. HekimoÄŸlu aÅŸağı, HekimoÄŸlu yukarı. Gürcü Hulusi AÄŸa da böyle çağırıyor onu. Hulusi AÄŸa'nın da Fadime adında güzel mi güzel bir kızı var. Gürcülerden Seyyid'le de sözlü Fadime. Ama öyle birbirlerine aşık olup da sözlenmiÅŸ deÄŸiller. Aile kararı ile söz kesilmiÅŸ. Günlerden bir gün, babasını ziyaret etmek için deÄŸirmene gelir Fadime. Babası deÄŸirmende yok. HekimoÄŸlu tek başına. Ä°lk kez böyle karşılaşır Fadime'yle HekimoÄŸlu. Böyle tanışırlar. Ä°kisinin de içinden ılık bir ÅŸeyler akar.. Köyde Fadime'yi de kimse adıyla çağırmaz bu arada "Narin" diyor herkes Fadime'ye. Sonraki günler, Narin sıkça deÄŸirmene gelir oluyor. Fırsat buldukça, birlikte yürüyor, dertleÅŸiyorlar HekimoÄŸlu'yla. Ama elleri, ellerine deÄŸmiyor.
    Yine böylesi birgün, ormanda yürürlerken Gürcü Yusuf görüyor onları. Yusuf, Narin'in sözlüsü Seyyid'in hem arkadaşı, hem de akrabası. Seyyid, Gürcü gençler arasında eli açık, hovarda ve doÄŸal lider konumunda. HekimoÄŸlu onu tanıyor ama sokulmuyor yanına. Kendini beÄŸenmiÅŸ bir genç Seyyid. 
    Yusuf, gençleri yanyana görünce haberi uçuruyor Seyyid'e. Ama önceden de Ä°brahim'i uyarıyor. "Ne cesaretle Hulusi AÄŸa'nın kızıyla dolaşıyorsun. Onun Seyyid'in sözlüsü olduÄŸunu bilmiyor musun ? Allah yardımcın olsun bundan sonra" diye tehdit de ediyor. HekimoÄŸlu, alttan alıyor. "Ne kötülük var bunda. Yolda konuÅŸarak yürüyoruz. Seyyid AÄŸa'nın sözlüsü olduÄŸunu da bilmiyordum" diyor. Ama iÅŸ varacağı yere varıyor. Ä°lkin Seyyid'in kulağına gidiyor, sonra da Hulusi AÄŸa'ya ulaşıyor bu olay. HekimoÄŸlu hemen iÅŸinden kovuluyor. Köyüne dönüp evine kapanıyor. En çok da Narin için üzülüyor. Aralarında ciddi birÅŸey yokken, kızın adı dillere düşecek diye üzülüyor. 
    Günlerce evinden çıkmıyor. Ä°ÅŸin arkasını bırakmayacağını biliyor Seyyid'in. Derlerki, aynalı martini de bu kuÅŸkuyla satın alıyor HekimoÄŸlu. Huzursuz huzuruz dolaşıyor evin içinde. Anası soracak oluyor. GeçiÅŸtiriyor. BeÅŸ-on gün sonra, sabahın erinde kapı çalınıyor. Gürcü köyünden Hasan'dır gelen. Silahı tetikte kapıyı açıyor HekimoÄŸlu. "Buyur Hasan gardaÅŸ.. HoÅŸgeldin. İçeri gir" diyor. Hasan içeri girmiyor. "Seninle Seyyid Bey görüşmek istiyor. Öğleden sonra seni baÄŸevinde bekliyor. Sana ziyafet çekecekmiÅŸ" diyor ve geldiÄŸi gibi atını mahmuzlayıp uzaklaşıyor.
    HekimoÄŸlu, kapının önüne yığılıyor. Alıyor veriyor, veriyor alıyor. Niye çağırıyor kendisini Seyyid. Meramı ne ? Gitse bir türlü, gitmese bir türlü. Sonunda karar veriyor. Kaçmanın bir anlamı yok. Nasıl olsa birgün karşılaÅŸacaklar. Ne olacaksa olsun diyerek, Martinini - fiÅŸekliÄŸini kuÅŸanıyor. Beline de tabancasını takıyor. "Gürcü Seyyid bağına davet etmiÅŸ.. Domuz avına çıkacakmışız. Birkaç gün gelmeyebilirim," deyip anasının elini öpüyor. Yola düşüyor. Varıp Seyyid'in baÄŸevine ulaşıyor. Seyyid, Yusuf ve birkaç Gürcü gencini, kendisini bekler buluyor. Sofrayı kurmuÅŸlar, içkiler açılmış. Selam verip yanaşıyor. Ama kimse selamını almıyor. Seyyid sertçe "Yaptıklarından utanmıyor musun? Ne yüzle geldin buraya" diyor. HekimoÄŸlu, "Kötü birÅŸey yapmadım. Öyle olsa gelmezdim," demeye kalmıyor, silahına sarılıyor Yusuf. Kendini yere atan HekimoÄŸlu da basıyor tetiÄŸe. Yusuf kanlar içinde yere yıkılıyor. HekimoÄŸlu da yuvarlana yuvarlana yanındaki hendeÄŸe atıyor kendini. AteÅŸ ede ede ormana girip, gözden ırıyor. Ve macera böyle baÅŸlıyor. Yıllarca daÄŸlara hükmeden HekimoÄŸlu böyle çıkıyor yola...
    Ä°lk geceyi ormanda bir aÄŸacın tepesinde geçiriyor. Gürcülerin fellik fellik onu aradığını, köyünü basacaklarını tahmin ediyor. AÄŸaç tepesinde sabahlıyor. Ormanda epey yol alıp, bir köye yaklaşıyor. Silahlarını bir aÄŸacın altına gömerek, köyden yiyecek ekmek, soÄŸan alıp, karnını doyuruyor. Günlerce yol alıp, Kumru'ya ulaşıyor. Varıp arkadaşı Hüseyin'i buluyor Kumru'da. Olanı biteni anlatıp, durumu öğrenmesi için Hüseyin'i köyüne gönderiyor.
    Köyde durum karışık. YassıtaÅŸ köylüleriyle Gürcüler arasına kan girmiÅŸ. Herkes tetikte. Hulusi AÄŸa, olayı onur meselesi yapıp, karakola koÅŸmuÅŸ.. "Ya tez elden yakalar, cezasını verirsiniz. Ya da ben gerekeni yaparım" diyor.YassıtaÅŸ Köyü'nde sesizlik var. Bazı geceler, HekimoÄŸlu'nun yeÄŸenleri Hüseyin ve Mehmet'in evi kurÅŸunlanıyor, gözdağı veriliyor. Kumru'da arkadaşı Hüseyin'in YassıtaÅŸ'tan dönmesini bekleyen HekimoÄŸlu'nun içi içine sığmıyor. Dört gözle dönmesini bekliyor Hüseyin'in. Derken, günler sonra Hüseyin geliyor. Ama yalnız deÄŸil. Yanında HekimoÄŸu'nun yeÄŸenleri Hüseyin ve Mehmet de var. Onların da köyde rahatları kalmadığı için, gelip dayılarıyla birik oluyorlar.
     Jandarma ve hükümet adamları Hulusi AÄŸayla, Seyyid'le birlik. Ama halk da HekimoÄŸlu'ndan yana. Niksar, PerÅŸembe, Kumru ve Karadeniz'in çevresinde ünü yayılıyor HekimoÄŸlu'nun. Yoksullar haksızlık karşısında ona sığınıyor. O da gerekeni yapıyor. Varsıldan alıp, yoksullara veriyor. Anasını da köyden uzaklaÅŸtırıp, Bolu'da bir yakınının yanına yerleÅŸtiriyor. Yanında iki yeÄŸeni, bir de has arkadaşı Gedik Halil ile birlikte ÅŸu daÄŸ senin, bu daÄŸ benim dolaşıp duruyorlar. Haksızlıklara karşı çıkıyor. Halk da omuz veriyor HekimoÄŸlu'na.
    Ä°ntikam almak isteyen Gürcü Hulusi AÄŸa sürekli izini sürmektedir. Günlerden birgün, HekimoÄŸlu Bohça Armut Yaylası'nda bir fırıncının evinde iken, fırıncının evinde kıstırılır. Hulusi AÄŸa ve adamları evi kuÅŸatmışlardır. Teslim ol çaÄŸrısı yaparlar. Gecenin karanlığında kurÅŸunla yanıt verir HekimoÄŸlu. Sabaha kadar karşılıklı atışmalar, baÄŸrışmalar sürer. Sabahın ilk ışığıyla HekimoÄŸlu, aynasını kullanarak Hulusi AÄŸa'nın yerini saptamaya çalışır. Ses verir, ses alır. Sonra da basar kurÅŸunu. Hulusi AÄŸa cansız yerde. Ä°yi hoÅŸ ama her taraf sarılmıştır ve hala kuÅŸatma altındadır. HekimoÄŸlu, evin altından, ekmek piÅŸirilen fırının arka duvarını delip, adamlarıyla birlikte kaçıp canlarını kurtarırlar.
    Zaptiyebaşı Dadyan Aslan küplere biner. Bakar bu yolla HekimoÄŸlu'yla baÅŸ edemeyecekler. Kurnazlık yolunu seçerler ve HekimoÄŸlu'nun has adamı olduÄŸunu bildikleri, sürekli HekimoÄŸlu ve adamlarına yardım yataklık etmekte olan Çitlice Muhtarı'nı tehdit edip, kendi saflarına çekerler..  Bu durumdan habersiz olan HekimoÄŸlu, fırın baskınından sonra, erzak saÄŸlamak ve bilgi toplamak üzere yeÄŸenleri Hüseyin'le Mehmet'i Çitlice Muhtarı'na gönderir.. Muhtar ilkin hoÅŸ beÅŸ eder gelenlerle. El altından da Dadyan Aslan'a haber salar. Dadyan Aslan, Hulusi AÄŸa'nın adamlarıyla birlikte köyü basar. HekimoÄŸlu'nun iki yeÄŸenini kurÅŸunlayıp öldürürler. Haberi alan HekimoÄŸlu, yerinde duramaz. Birkaç gün sonra, gece yarısı köyü basar. Köy bomboÅŸ muhtar yalnızdır. Ancak Dadyan Aslan ve zaptiye de pusudadır. Çok geçmeden vuruÅŸma baÅŸlar. Gedik Halil orada vurulur. HekimoÄŸlu yaralı kaçar. Ormana sığınır. Bir aÄŸacın altına atar kendini. Sızar kalır. Bir daha da uyanamaz. Çok geçmeden arama sırasında zaptiye HekimoÄŸlu'nun cesedini bulur. Alıp Fatsa'ya götürürler. Gedik Halil ve HekimoÄŸlu'nun cesetlerini yanyana koyup, halka teÅŸhir ederler.
    Cesetlerin başında zaptiyeler, Hulusi AÄŸa'nın adamları ve dönemin Kaymakamı Ä°rfan Bey sevinçle poz verirken; HekimoÄŸlu'nun ölümüne üzülen halk da, köylerden, kentlerden akın akın gelip, uzaktan seyretmektedir yerde yatanları.

 
  
    HekimoÄŸlu da eÅŸkiyalık yasasının doÄŸal sonucuna uygun olarak, vurmuÅŸ vurmuÅŸ ama sonunda vurulmuÅŸtur. Türküsü de olayı alıp günümüze kadar taşımıştır. 
    Daha sonra Amerika'ya göç etmiÅŸ olan bir Rum vatandaşımızın çektiÄŸi fotoÄŸrafa 1912 tarihi düşülmüştür.

Hekimoğlu derler benim aslıma
Aynalı martin yaptırdım da Narin'im kendi neslime

HekimoÄŸlu derler bir ufak uÅŸak
Bir omuzdan bir omuza Narin'im on arma fiÅŸek

Bugün günlerden pazardır pazar
Çitlice muhtarı Narin'im puştluklar düzer

Ünye Fatsa arası, ordu da kuruldu
HekimoÄŸlu dediÄŸin de Narin'im o da vuruldu

Konaklar yaptırdım döşetemedim
Ãœnye Fatsa bir oldu da Narin'im baÅŸ edemedim

Konaklar yaptırdım, mermer direkli
Hekimoğlu dediğin de Narin'im aslan yürekli

Bahçe armut dibinde kaymak yedin mi
Hekimoğlu'nu görünce Narin'im budur dedin mi


    KAYNAKLAR :
1- Murat SertoÄŸlu, "HekimoÄŸlu", SaÄŸlam Kitabevi, Ä°stanbul, 1983.
2- Mehmet Bayrak, "Eşkiyalık ve Eşkiya Türküleri", 1. Baskı, Yorum Yayınları, 1985; S.: 173.
3- DGB Dergisi, "Sayılmayız Parmağınan, Tükenmeyiz Kırmağınan" 1975, Ankara.
4- Aydın Üstüntaş, Cihan Öksüz, "Hekimoğlu - Aynalı Martin" Ordulu'lar Grubu Yayını, İstanbul, Eylül 2000.

                                              YaÅŸar ÖZÃœRKÃœT
                                          Öyküleriyle Türküler 3