KIRIK HAVALAR

MECLÄ°SÄ°NDE MAÄ°L OLDUM


Repertuar No
2201 
Yöresi- İli
İlçesi- Köyü
-  
Kaynak KiÅŸi
Derleyen
Notaya Alan
Ä°cra Eden
Makamsal Dizi
Konusu - Türü
Karar Sesi
Sol 
BitiÅŸ Sesi
Sol 
Usül
10/8 
En Pes Ses
Sol 
En Tiz Ses
La 
Ses GeniÅŸliÄŸi
9 Ses 


                    Kaynak kiÅŸiden




TÜRKÜNÜN SÖZLERİ

MECLÄ°SÄ°NDE MAÄ°L OLDUM BEN BÄ°R KAÅžI KARAYA
YOK MU TABÄ°B SEMTÄ°NÄ°ZDE MERHEM EDE YARAYA
BENÄ°M BÄ°R EFENDÄ°M VARDIR MERHEM EDER YARAYA

Bağlantı:
HANGÄ° DERDÄ°ME YANAYIM DAÄžLAR DERDÄ°M VAR BENÄ°M
ÇÖLLER DERDİM VAR BENİM
BAÅžIMI SEVDAYA SALAN BÄ°R AÄžABEYÄ°M VAR BENÄ°M
(SERÄ°MÄ° SEVDAYA SALAN BÄ°R AÄžABEYÄ°M VAR BENÄ°M)
BÄ°R PAÅžABEYÄ°M VAR BENÄ°M

EVLERİNİN ÖNÜ Anam KARA ÜZÜM ASMASI
BELÄ°NE KUÅžAK KUÅžAMIÅž O DA ACEM BASMASI
BURALARDA YAR SEVERLER O DA BEYLER YOSMASI

Bağlantı


MAİL : MAYİL : İstekli, hevesli, hayran, eğilmiş, gönlü düşmüş
MAYİL OLMAK : Eğilimini belli etmek, gönlü düşmek


 

TÜRKÜNÜN ÖYKÜSÜ

     Diyarbakır'da samimi arkadaÅŸlar 15 gün ara ile bir evde kadınlar ve erkekler ayrı odalarda olmak üere dost meclisinde toplanırlar. 
     Böyle dost meclislerinden biri de Salih Bey'in evinde yapılmaktadır. Yemekler yenir, sohbetler yapılır, çalgılar çalınarak ÅŸarkı ve türküler söylenir. Bu geceye Diyarbakır'a memur olarak yeni tayin edilen Yavuz Bey de , hanımı ve kızı ile birlikte katılmışlardır.
     Gece bitiminde katılanlar birer birer evden ayrılırken Haluk ve aÄŸabeyi Kemal de kalkarlar. Yavuz Bey, hanımı ve kızını bu iki kardeÅŸ ile tanıştırır. Sokakta beraber yürürlerken Haluk, Yavuz Bey'in kara kaÅŸlı, kara gözlü güzel kızı Nalan ile göz göze gelir. Kız edalı bir ÅŸekilde Haluk'a bakarak gülümser. Haluk da aynı ÅŸekilde karşılık verir, bir müddet sonra ayrılırlar.
     Haluk, gece yatağında hep bu kızı düşünür ve hayaller kurar, sevdalanmıştır. Başından ilk defa böyle bir ÅŸey geçmektedir. Birkaç gün sonra aÄŸabeyi, Haluk'un tutum ve davranışlarında deÄŸiÅŸiklik olduÄŸunu hisseder ve yanına çağırarak "Haluk nedir bu halin ? Sende bir haller var. Neden hep dalgınsın, ne oldu ?" diye sorunca Haluk, "AÄŸabey, bir ÅŸey yok sadece biraz canım sıkılıyor, herhangi bir ÅŸey olsa söylerdim" der. Haluk, aÄŸabeyi ile içli dışlı olduÄŸu halde hissiyatını, utanır ve söyleyemez.
     Haluk, hemen hemen her gün sevdalandığı Nalan'ın oturduÄŸu sokaktan, belki tekrar karşılaşırız düşüncesi ile geçmektedir. Nihayet birgün karşılaşırlar. Nalan, Ä°stanbul'da büyümenin verdiÄŸi rahatlıkla Haluk'la selamlaşır. Sokak içerisinde beraber yürüyerek konuÅŸurlar. Bir ara Nalan, tanıştıkları gecenin çok güzel olduÄŸunu ilk defa böyle bir toplantıya katıldığını, ÅŸayet bir daha olursa davet edilmelerini beklediklerini belirtir. Haluk utancından ve heyecanından önüne bakarak konuÅŸunca Nalan, "Neden hep önüne bakıyorsun, insanlar konuÅŸurken yüz yüze bakarlar" deyince Haluk, kafasını kaldırıp Nalan'a bakar. İçinden bir ÅŸeylerin kopup aktığını hisseder. Nalan, "Sen hep böyle utangaç mısın ?" diye sorar. Haluk da "YetiÅŸme tarzımız böyle, bir de çok güzelsin onun için bakamıyorum" der. Nalan, gülerek "Sen de çok yakışıklısın" der. Bir müddet konuÅŸmazlar. Haluk sevincinden yerinde duramaz bir haldedir, konuÅŸacak baÅŸka bir ÅŸey bulamayınca bir baÅŸka gün görüşmek üzere ayrılırlar.
     Haluk'un sevdalı olduÄŸunu ve kendisini bu kıza kaptırdığını hisseden arkadaÅŸları, Haluk'un aÄŸabeyinin çok samimi olduÄŸu Hevedanlı Münir Bey'e konuyu anlatmak için yanına giderler. Münir Bey gençleri oturtur "Hayırdır böyle toplu geldiniz, neden Haluk aranızda deÄŸil ?" diye sorunca, "Biz de zaten Haluk'un durumunu size anlatmaya geldik" derler. Anlatmaya baÅŸlarlar. "Münir aÄŸabey, Haluk sevdalanmış hem de Ä°stanbullu bir kıza. Gözü kimseyi görmüyor. Durumu iyi deÄŸil. Buna bir çözüm bulmak için size geldik, çünkü Haluk'un aÄŸabeyi Kemal, sizin samimi arkadaşınız. Ona durumu anlatın. Bizler Haluk'u çok seviyoruz. Onun mutlu olmasını biz de istiyoruz" derler. Münir Bey, gençlere teÅŸekkür ederek "Ben Kemal ile konuÅŸurum. Bir çözüm yolu buluruz" der. Haluk'Â’un arkadaÅŸları sevinerek müsade isteyip ayrılırlar.
     Münir Bey, Haluk'un durumunu Kemal'e anlatır ve ona yardımcı olmasını söyler. Kemal "Zaten onda bir ÅŸeylerin olduÄŸunu hissetim fakat böyle bir ÅŸey olacağını tahmin edemedim. KardeÅŸimin mutluluÄŸu için ne gerekiyorsa yapacağım" der.
     Kemal, hanımı ile konuÅŸarak evlerinde bir akÅŸam arkadaÅŸlarını toplayıp bir eÄŸlence tertipler ve Yavuz Bey'i de hanımı ve kızı ile beraber gelmesi için davet eder. Amaçları kızı ve ailesini daha yakından tanımaktır. Bunu Haluk'un yengesi üstlenmiÅŸtir. Toplantı akÅŸamı Haluk, mahalli kıyafetlerini (gabardin kumaÅŸtan yapılmış ÅŸalvar, ÅŸalvarın üzerine baÄŸlı acem kuÅŸağı, ipek gömlek ve kırk düğme yelek) giymiÅŸ misafirleri karşılamaktadır. Misafirlerin çoÄŸu gelmiÅŸ fakat Yavuz Beyler henüz gelmemiÅŸlerdir. Haluk, heyecanlı bir ÅŸekilde gözleri kapıdadır. Ä°ÅŸte o anda kapı çalınır. Kapıyı açan Haluk, karşısında Yavuz Bey'i, hanımını ve sevdalandığı Nalan'ı görünce yüzü güler ve "HoÅŸ geldiniz" diyerek içeri buyur eder. Nalan,"Haluk bu ne güzel kıyafet sana çok yakışmış" der. Haluk teÅŸekkür ederek misafirleri oturacakları yere kadar getirir.
Geç vakte kadar oturan misafirler yavaş yavaş kalkarlar. Haluk, Yavuz Beylere sokağın sonuna kadar refakat eder. Bu arada Nalan'la sohbet ederler. Ayrılırken tokalaşırlar. Nalan, Haluk'un elini sıkarken gözlerine bakar. Haluk tir tir titremektedir, birbir- leriyle bakışırlar ve "iyi geceler" dileyerek ayrılırlar. Haluk eve dönerken sevinçten uçmaktadır.
     Yengesi, Kemal'e kızı çok beÄŸendiÄŸini, ÅŸen ÅŸakrak ve maharetli olduÄŸunu, bu kızı Haluk'a almanın doÄŸru olacağını söyler. Kemal, Haluk'u yanına alarak; "Bak kardeÅŸim senin sevdalandığını biliyoruz. Yengen de kızı çok beÄŸenmiÅŸ. Senin mutluluÄŸun için ben ne gerekiyorsa onu yapacağım. Artık sen kendini toparla gerisini biz hallederiz" deyince Haluk, aÄŸabeyinin elini öper. AÄŸabeyi de onun yüzünü öper.
     Bir müddet sonra Yavuz Bey senelik izne ayrılır ve ailesiyle beraber Ä°stanbul'a giderler. Ä°stanbul'da iken Yavuz Bey'in tayini DiyarbakırÂ’dan bir baÅŸka vilayete çıkar ve Diyarbakır'a hiç dönmeden yeni tayin edildiÄŸi vilayete giderler. Bu durum Haluk'da büyük bir üzüntü yaratır. AÄŸabeyi de çok üzgündür. Haluk ve Nalan bir daha hiç görüşemezler.

* Kaynak kişiler: Seniha Güran ve Şahin Cizrelioğlu

                                                   Diyarbakır Kültürü
                                                   Vedat GÃœLDOÄžAN