KIRIK HAVALAR

O YARÄ°MÄ°N DAMINDAN HOPLIYAMADIM


Repertuar No
2208 
Yöresi- İli
İlçesi- Köyü
-  
Kaynak KiÅŸi
Derleyen
Notaya Alan
Ä°cra Eden
Makamsal Dizi
Konusu - Türü
Karar Sesi
La 
BitiÅŸ Sesi
La 
Usül
4/4 
En Pes Ses
La 
En Tiz Ses
Mi 
Ses GeniÅŸliÄŸi
5 Ses 


                    Kaynak kiÅŸiden




TÜRKÜNÜN SÖZLERİ

O YARÄ°MÄ°N DAMINDAN HOPLIYAMADIM
LİRALARIM DÖKÜLDÜ TOPLIYAMADIM
O YARA MEKTUP YAZDIM YOLLIYAMADIM

Bağlantı:
VURMAYIN ARKADAÅžLAR BEN YARALIYAM
EL ALEM AL GEYMÄ°Åž BEN KARALIYAM

MARDÄ°N KAPISINDA VURDULAR BENÄ°
EVSEL BAHÇASINA KOYDULAR BENİ
GÖZÜM KAPANMADAN GÖRSEYDİM SENİ

Bağlantı

MARDÄ°NKAPI'SINDAN ENDÄ°M AÅžAÄžI
BELÄ°ME BAÄžLADIM ACEM KUÅžAÄžI
İMDADA YETİŞİN EVSE UŞAĞI

Bağlantı

MURAT GÄ°LÄ°N DAMINDAN HOPLIYAMADIM
LİRALARIM DÖKÜLDÜ TOPLIYAMADIM
DÖRT HANE MEKTUP YAZDIM YOLLIYAMADIM

Bağlantı


 

TÜRKÜNÜN ÖYKÜSÜ

                           (BÄ°RÄ°NCÄ° VARYANT)
     Diyarbakır'ın en eski mahallelerinden biri olan Ali PaÅŸa Mahallesi dar sokakları ve bu mahallede oturanların birbirleri ile çok samimi olmaları ile ünlüydü. Bu mahalle gençleri de diÄŸer mahalle gençleri gibi kendi mahallelerinde olabilecek uygunsuz olayların önlenmesinden kendilerini sorumlu tutarlardı.
     Ali PaÅŸa Mahallesi'nde çok samimi, kardeÅŸ gibi birbirlerini seven, evlerine kendi evleri gibi rahatlıkla girip çıkan iki genç vardı. Ali ile Kadri o kadar samimilerdir ki hemen hemen günün büyük bir bölümünü beraber geçirirlerdi. Pazar günleri bu iki genç, aileleri ile beraber, bazen Gazi (Seman) Köşkü'ne, bazen Ä°mam Akıl'a (Ä°mam Ukeyl) bazen de fabrikaya veya Esfel Bahçeleri'ne gidip piknik yaparlardı. Burada yemekler yenir, çaylar içilir, oyunlar oynanır. Ali, Kadri ve bazı arkadaÅŸları ailelerinden ayrılıp tenha bir yerde rakılarını, ÅŸaraplarını, karpuz, ÅŸeftali, göbekli marul (has) ve eriklerden oluÅŸan mezeleri ile içer, ÅŸarkı ve türkü söyler, sohbet ederler. AkÅŸam olunca da evlerine dönerlerdi.
     Bir süre sonra Kadri hastalanıp, yataÄŸa düşünce Ali, iÅŸ dönüşü evine gider sonra da Kadrigile gidip onunla ilgilenmeya baÅŸladı. Ä°laçlarını içirip, saÄŸlık memurunu getirip iÄŸnesini yaptırıyordu. Bu ziyaretler sırasında Kadri'nin yetiÅŸkin kız kardeÅŸi Hatice ile beraber oturmaları, konuÅŸmaları ikisi arasında bir yakınlaÅŸma, hissi bir baÄŸ oluÅŸtumaya baÅŸladı. Ancak çekinip, utandıkları için bunu ilk zamanlar dışa vuramadılar.
     Kadri, bir müddet sonra iyileÅŸip ve saÄŸlığına kavuÅŸunca, Ali'de bir deÄŸiÅŸiklik olduÄŸunu hissetti fakat ne olduÄŸunu anlayamadı. Kadri'nin kız kardeÅŸi Hatice ile Ali, mektupla duygularını birbirlerine anlatmaya baÅŸladırlar. Ali, yazdığı mektupları kibrit kutusunun içerisine sıkıştırarak sokakta tespit ettikleri bir duvarın taşını kaldırıp oraya koyuyor, Hatice, alıp okuduÄŸu mektupların cevabını aynı ÅŸekilde Ali'ye ulaÅŸtırıyordu. Aileler ise bu iki gencin durumlarından habersizdiler.
     Ali'nin anası oÄŸlundaki deÄŸiÅŸikliÄŸi, durgunluÄŸu hissedip, soruyor Ali  ise "Ana bir ÅŸey yok öylesine bazen canım sıkılıyor” diyerek geçiÅŸtiriyordu.
     Ali'deki bu durgunluÄŸu fark eden Kadri de "KardaÅŸ senin neyin var, yoksa aşık mısın ? Bana söyle ne gerekiyorsa yapalım dese de Ali, "Yok böyle bir ÅŸey olsa ilk önce sana söylerim" diyerek hissiyatını açıklayamıyordu. Çünkü sevdiÄŸi kız Kadri'nin bacısıydı. Kadri, canı kadar sevdiÄŸi arkadaşının kız kardeÅŸine aşık olduÄŸunu, onunla evlenmek istediÄŸini bilirse "Acaba benimle kız kardeÅŸim için mi bu kadar samimi oldu ?" düşüncesine kapılırsa, arkadaÅŸlıkları bozulur düşüncesi ile ve baÅŸkalarının "Yazıklar olsun arkadaşının kız kardeÅŸine göz koymuÅŸ" derler endiÅŸesiyle Ali, sevgisini ve duygularını hiç kimseye anlatamıyordu.
     Hatice, birgün yazdığı mektupta kendisini istetmesini, duyduÄŸu kadarıyla baÅŸkalarının kendisine talip olduÄŸunu belirtir. Ali, mektubu okuyunca kafası karışır eve giderek kara kara düşünmeye baÅŸlar. Anası, Ali'ni durumunu fark eder ve sıkıştırır. Ali, artık anasına açıklama yapmak mecburiyetinde olduÄŸunun bilinci içerisindedir. Bugüne kadar kendilerine söyleyemediÄŸi durgunluÄŸunun sebebini ve neden bugüne kadar kendilerine anlatmadığını, çekindiÄŸini anasına anlatır ve gidip Hatice'yi istemelerini söyler.
     Ali'nin ana ve babası Hatice'yi istemek üzere Kadri'nin anasına hafta sonu haber göndererek kendilerine geleceklerini bildirirler. Hafta sonu gidip Hatice'yi, oÄŸulları AliÂ’ye isterler ve söz kesilir. Åžerbet içme günü belirlenir. Söz kesimi ve ÅŸerbet içilmesi mahalle halkı tarafından da büyük bir sevinçle karşılanmıştır. Çünkü bu iki aile de birbirleri ile çok samimidirler ve artık akraba olacaklardır. 
     Kadri, Ali'yi ve bazı arkadaÅŸlarını alır, Esfel Bahçeleri'ne giderler. Sohbet ederler. Kadri ile Ali artık iki samimi arkadaÅŸtan çok bir de eniÅŸte - kayınbirader olmuÅŸlardır. Birbirlerine olan sevgi ve baÄŸlılık daha da artmış ve daha fazla yakınlaÅŸmışlardır.
     Düğün hazırlıkları baÅŸlamıştır. Düğünün nasıl, nerede, ne ÅŸekilde olacağının düşünülüp karara baÄŸlanma zamanıdır.
Kadri akşamüstü Ali ile Esfel Bahçeleri'ne iner. Orada içki içip sohbet ederler. Aralarında ne ve nasıl konuşmalar olduysa alkolün tesiriyle münakaşaya başlarlar. Kadri belinden çıkardığı bıçağı ile can yoldaşı, aynı zamanda eniştesi olacak olan Ali'yi bıçaklar. Ali, aldığı bıçak yaraları ile yerde sürünür. Kadri şaşkınlık içerisinde oradan ayrılır. Yaralı olan Ali, mahalleye gelir çok kan kaybetmiştir. Evlerinin kapısını çalıp içeri girmeyi düşünmez çünkü bu olayın duyulmasını istememektedir. Komşuları Muratgilin damına çıkıp oradan kendi evlerinin damına atlayıp eve girmek ister. Muratgilin damına çıkan Ali halsizdir kendini zorlar ve kendi damlarına atlar fakat yerden kalkamaz orada vefat eder.
     Ali öldükten sonra ceketinin cebinden niÅŸanlısı Hatice'ye yazdığı bir mektup çıkar ve Muratgilin damından atlarken ÅŸalvarının cebinden dökülen paralar dama serpilmiÅŸtir.

* Bu hikayeyi Fuat iplikçi'den 2001 yılında derledim.

                          (Ä°KÄ°NCÄ° VARYANT)

     Ã‡ocuk yaÅŸta babasını kaybeden Åžahin KardaÅŸ'a, aÄŸabeyi hem babalık hem aÄŸabeylik yapmıştır. Åžahin gençtir ve havalıdır. 
     AÄŸabeyi Åžahin'i eÄŸitimi için AyÅŸo (AyÅŸe) hocaya gönderir. Ders aldığı hoca, Murat'ın hanımı olup güzel ve alımlı bir kadındır. Hoca kendisine ders almak için gelen Åžahin'e aşık olur ve iliÅŸkileri baÅŸlar. Bu iliÅŸkiyi aÄŸabeyi duyunca Åžahin'e kızar ve "Bir daha bu kadını görmeyeceksin" diyerek onu, hocaya bir daha göndermez. 
     Åžahin'in aÄŸabeyi bir olaydan dolayı ceza evine düşer ve paraya ihtiyacı olur. Åžahin'e haber göndererek para istetir fakat Åžahin'de para yoktur. AÄŸabeyinin istediÄŸi parayı kimden, nasıl tedarik edebileceÄŸini düşünürken aklına iliÅŸki kurduÄŸu hocası gelir ve bir arkadaşına "Ben hocaya gidip para isteyeceÄŸim" der. Arkadaşı da "Sen uzun zamandır hocayla görüşmüyorsun. Ä°liÅŸkini kestin sana bir ÅŸey vermez" der. Åžahin kararlıdır ve arkadaşına hocanın evine beraber gitmeyi önerir. Arkadaşı da "Hocanın kocası evde olabilir başımıza iÅŸ açar" der. Åžahin, "Kapıyı çalarız hoca kapıyı açmaya gelirse ben onu ayak seslerinden tanırım. O olursa bekleriz baÅŸkası olursa kaçarız" der ve arkadaşını ikna eder.
     Åžahin ve arkadaşı hocanın evinin bulunduÄŸu sokaÄŸa gelirler ve hocanın kapısını çalarlar. Ayak seslerinden cidden hoca olduÄŸunu Åžahin hisseder ve beklerler. Kapı açılınca hoca, Åžahin'i karşısında görünce ÅŸaşırır. Biraz durakladıktan sonra Åžahin'i içeri alır. Åžahin, "AÄŸabeyinin cezaevinde olduÄŸunu ve paraya ihtiyacı olduÄŸunu, kendisinin bu parayı tedarik edemediÄŸini ve bunun için geldiÄŸini" söyler. Hoca, "Biraz bekleyin" der. Åžahin ve arkadaşı avluda beklerler. Hoca, odaya girer. Bir müddet sonra odadan elinde bir makas ile hocanın çıktığını gören Åžahin irkilir. "Acaba hoca makasla bize mi saldıracak ?" diye düşünür. Hoca, Åžahin ile arkadaşının yanına gelir ve ikiye ayrılmış örgülü saçlarının saç bağının üzerinde altınlar takılıdır. Makasla saç örüklerini kesmeye baÅŸlayınca Åžahin, "Ne yapıyorsun, niye saçlarını kesiyorsun ?" diyince Hoca, "Korkma benden para istedin, al bu örüklerimi üzerindeki altınları götür" der ve kestiÄŸi örükleri Åžahin'e verir.  
     Åžahin, örükleri alır, cebine koyar ve hocanın evinden ayrılır.
Şahin sevinçlidir, ağabeyinin istediği parayı bulmuştur. Ertesi gün örüklerden söktüğü altınları alarak cezaevine ağabeyinin yanına gider. Ağabeyi para getirip getirmediğini sorunca Şahin, cebindeki altınları çıkarıp ağabeyinin avucuna bırakır, Ağabeyi bulundukları su kuyusunun yanında Şahin'e yaklaşarak avcuna bırakılan altınları Şahin'e göstererek "Bunları nerden getirdin ?" der. Şahin yalan söyleyemez ve Ayşo (Ayşe) Hoca'dan aldığını söyler. Birden hiddetlenen ağabeyi avucundaki altınları unutarak hiddetle Şahin'e "Ulan sen halen o kadınla ilişkini kesmedin mi ?" diyerek bir tokat atar. Su kuyusunun başında olan bu hadisede Şahin yediği tokadın tesiriyle sendeler ve yere düşer. Ağabeyinin avucundaki altınlar da su kuyusunun içine düşer.

* Bu olayı Şahin Kardaş'ın oğlu Veysi Kardaş'tan 2000 yılında derledim.

                                                   Diyarbakır Kültürü
                                                   Vedat GÃœLDOÄžAN