KIRIK HAVALAR

ÇÖKERTME'DEN ÇIKTIM HALİL'İM BAŞIM SELAMET


Repertuar No
2607 
Yöresi- İli
İlçesi- Köyü
Bodrum  
Kaynak KiÅŸi
Derleyen
Notaya Alan
İcra Eden
Makamsal Dizi
Konusu - Türü
Karar Sesi
La 
BitiÅŸ Sesi
La 
Usül
4/4 
En Pes Ses
La 
En Tiz Ses
Do 
Ses GeniÅŸliÄŸi
10 Ses 


                    Günümüz yorumu




TÜRKÜNÜN SÖZLERİ

ÇÖKERTME'DEN ÇIKDIM da Halil'im aman BAŞIM SELAMET
BİTEZ de YALISINA VARMADAN Halil'im aman KOPTU KIYAMET
ARKADAŞIM İBRAM ÇAVUŞ ALLAH'IMA EMANET

Bağlantı:
BURASI DA ASPAT DEĞİL HALİL'İM AMAN BİTEZ YALISI
CİĞERİME ATEŞ SALDI TELLİ KURŞUN YARASI

GÜVERTEDE GEZER İKEN aman KUNDURAM KAYDI
İPEKLİ MENDİLİMİ Halil'im aman ÜRÜZGAR ALDI
ÇAKIR DA GÖZLÜ GÜLSÜM'ÜMÜ aman KOLCULAR ALDI

Bağlantı

YALI : Kıyı, sahil
KOLCU : Devriye, güvenlik görevi yapanlar
ASPAT : Bodrum yakınlarında bir yer adı.
ÜRÜZGAR : Rüzgar


 

TÜRKÜNÜN ÖYKÜSÜ

"Çökertmeden çıktım Halil'im, aman başım selamet,
 Bitez de Yalısına varmadan Halil'im, aman koptu kıyamet,
 Arkadaşım İbram ÇavuÅŸ, Allah'ıma emanet."

    Halil geliyor deyince, Bodrumlu kızlar pencerelere  koÅŸardı. Halil de Halil hani..! Çam yarması gibi. Kaşı gözü, eli düzgün. Cesurdu da. YiÄŸitliÄŸi dillerde. Biz de gençtik o zaman. Bakma ÅŸimdi saçlarımıza kar düştü. DiÅŸlerimiz döküldü. Belimizin kamburu, seksen yılın yükünü taşır. Åžu kırışıklıklar var ya yüzümde, nah ÅŸunlar! Keyiften gelmedi suratıma evlat! Bizim devirler baÅŸkaydı. Ne gençliÄŸimizi sürdük, ne bir gün gördük. Dışardan dış düşman, içerden iç düşmanlar gün mü gösterdi bize? Gün dediysem, gün Allah'ın günü. Hepsi bir. Åžu var ki, memleket keÅŸmekeÅŸ içindeydi. İşgal orduları parsellemiÅŸti yurdu. Ege'de Yunan var, "Åžuradan ÅŸurası benim" diyor da baÅŸka bir ÅŸey demiyor. AteÅŸ yılları anlayacağın. Belimizde piÅŸtov, elimizde Rus filintası, yatağımız sırtımızda. DaÄŸ, taÅŸ, ova, bayır meskenimiz. Küçük Menderes'ten KöyceÄŸiz'e; Denizli'den Bodrum'a karış karış, adım adım bilirim. Her karış toprağında alın teri vardır bizim kuÅŸağın. YiÄŸidi öldür, hakkını yeme. Bakma bugün kötü dediklerine, o zaman gözümüz Ruslar'dan gelecek yardımdaydı. Büyüklerimiz tel üstüne tel çekiyordu. Katırlar yükü altınlar, beÅŸli mavzerler, mermiler geliyordu. Dünya düşman olmuÅŸtu da, bir tek Ruslar dost kalmıştı. Karagün dostu oldular bize. DaÄŸlara oluk oluk mühimmat akıttılar.
    O zamanlar daÄŸlar böyle kel deÄŸildi. Bir orman vardı ki daÄŸlarda eh! Düşman görmesin diye, gece yürürdük de aÄŸaçlardan adım atamazdık. Åžimdi nerede o ormanlar? Bir yandan yangın, bir yandan keçi mahvetti ormanları. Ovalar dersen, böyle ekimli, dikimli deÄŸildi. Diz boyu bataklık vardı ovalarda. Sazlık vardı. Åžaşırıp gireni yutardı sazlar. Koca koca yaban domuzları, çakallar, kurtlar cirit atardı sazlıkta.
    Ya! İşte böyle yeÄŸen. Lafı nerden açtık, nereye vardık! Demem ÅŸu ki, devir eski devir. Bir yandan iÅŸgalcilerle boÄŸuÅŸuyoruz; öte yandan Osmanlı'nın seçip başımıza gönderdiÄŸi yöneticilerle. Düşmanı kovalarken bir yandan da iÅŸbirlikçilerle boÄŸuÅŸuyoruz. Muhbirlerden koruyoruz kendimizi.
    Diyeceksin ki, ilkin bir Halil diye tutturdun, evirip çevirip Yunan'a, Osmanlı'ya getirdin sözü. Haklısın. Ama Halil'le bunların bağı var. Olmasa bunca derinleÅŸtirmezdim meseleyi. Halil yiÄŸit çocuk, mert delikanlı. İyi de silah kullanıyor. Yurdunu, ulusunu da çok seviyor. Öyle üç kuruÅŸluk mevkiye baÅŸ eÄŸip teslim olacak cinsten deÄŸil. Kim gibi derseniz, bir Bodrum Kaymakamı vardı. Halk düşmanı,  iÅŸgalcilerin çömezi. İstanbul'un da gözde adamı. Astığı astık, kestiÄŸi kestik o zamanlar. Adına da "Çerkez Kaymakam" diyorlar. Kurban olsun Çerkezlere de, kaymakamlara da. Halk arasında "KalleÅŸ Kaymakam" diyorlardı zaten. KalleÅŸlik söz konusu olunca da onu gösterirlerdi . Emrinde kolcular, zaptiyeler... Bir eli yaÄŸda, bir eli balda. YediÄŸini yiyor, yemediÄŸini atıyor arkasına. Zevk, eÄŸlence tırıp! Sandal sefaları, gece alemleri... Bir dolu da çömezi var çevresinde. Kimi, "Allah uzun ömürler versin kaymakamımıza. Çok yaÅŸasın" deyip etek öpüyor; kimi de fedailiÄŸini yapıyor. Bir yandan da milletin kıtlıktan kırıldığı günlerde, yaÄŸlı ballı yemekler eksik olmuyor sofrasından.
    İnsanın soysuzu, belkemiksizi sürüngenlerden beter oluyor. Kaymakam dediÄŸin Bodrum'un en büyüğü. Ama, ÅŸimdiki kaymakamlar gibi deÄŸil. Åžimdiki kaymakamların başı yasaya baÄŸlı. Hak, adalet, yasa var ellerinde. O zaman nerede adalet, nerede yasa! İki dudağı var kaymakamın, bir de bu iki dudak arasından çıkan söz. Vur vur, kır kır!
    Böyleyken böyle. Halil bu!  Çerkez Kaymakam da ortada. Bir de Çakır Gülsüm var. Gülsüm de Gülsüm. Bakmaya kıyamazsın. GüzelliÄŸi tüm Bodrum yöresinin dilinde. Gülsüm, Bitez Yalısı'nda oturuyor. Bitez Yalısı da Bodrum'a bir saat ya çeker ya çekmez. Sahilde ÅŸipÅŸirin bir köy. Köyün yakınlığından adına "Bitez Yalısı" demiÅŸler. Bitez'den söz edenler bir ÅŸey daha ekliyor köyün adına:"Gülsüm'ün köyü Bitez" Bir de ÅŸu var ki; kim ki Gülsüm adını aÄŸzına alırsa, arkasından da Halil'i söylüyor. Halil'i dillendiriyorlar. "Çakır gözlü Gülsüm. Ceren Gülsüm. Selvi boylu Gülsüm" diyen; arkasından da "Ama Halil de yiÄŸit çocuk. Halil de efe! Yakışığı yerinde onun da. Neme lazım, ikisi de çok yakışıyor birbirine. Bir de baÅŸgöz olsalar. Çoluk çocuÄŸa karışsalar" diye ekliyor ardından. Gülsüm güzel, Gülsüm ceren gibi. Gülsüm'ün adı dillerde. Eee, bunca dillenen güzellik Bodrum Kaymakamı'nın kulağına ulaÅŸmaz mı? Varıp ulaşıyor Kaymakam'ın kulağına. Varıp ulaşıyor ki, bir taÅŸla iki kuÅŸ vuracağız diye seviniyor çömezleri. Hem çıkarlarına taÅŸ koyan Halil'in yavuklusunu alacaklar; hem de Çerkez Kaymakam'a yaranacaklar. Bir güzel doldurmuÅŸlar adamın kulağını. "Gülsüm, Bodrum yöresinin en güzel kızı. Halil gibi baÅŸkaldırmış bir kaçkının eline düşerse yazık olur. Araya gider Gülsüm. Saraylara, köşklere layık bir kız Gülsüm. Çakır gözlü, sırma saçlı, ceren gibidir Gülsüm" deyip bir güzel ÅŸiÅŸirmiÅŸler Bodrum Kaymakamı'nın kulağını. Arkasından da "Sen yeter ki emret. DeÄŸil bir Gülsüm, on tane Gülsüm olsa getiririz. Halil zaten daÄŸda, çetelerle dolaşıyor .Ayıngacılık yapıyor. Kimbilir hangi daÄŸda silah çatmıştır eÅŸkıyayla" demiÅŸler.
    Çerkez Kaymakam zaten hazır. Hem güzel Gülsüm'e sahip olacak; hem de büyüklerinin kulağına kadar gitmiÅŸ olan bir efenin yavuklusunu kaçıracak. Daha da yaranacak onlara.
    Sözü dolandırmaya gerek yok yeÄŸen! Daha dün gibi gözlerimin önünde. Gönderdi kolcularını Bitez Yalısına Kaymakam. Bir feryat, bir figan; sarıp sarmalayıp götürdüler Çakır Gülsüm'ü. Götürdüler ya, herkesin gözü Halil'de. "KuÅŸun kanadından, rüzgarın sesinden duyar da gelir Halil" diyorlar.
    Diyenlerin bir bildiÄŸi varmış meÄŸer. Gülsüm'ün apar topar içine atıldığı sandal, kıyıdan uzaklaÅŸmak üzereyken, Çökertme tarafından hızlı hızlı gelen bir sandal gördük. Sandalın kürekleri kanat gibi açılıp açılıp kapanıyordu. Bir yandan Bitez Yalısı'ndan Bodrum'a doÄŸru giden kolcuların sandalı; diÄŸer yandan Bitez Yalısı'na girdi girecek Halil'in sandalı. Yanında en güvendiÄŸi arkadaşı İbram ÇavuÅŸ vardı Halil'in. İbram ÇavuÅŸ asılmış küreklere, Halil de ayakta elini siperlemiÅŸ gözüne, kolcuların sandalını gözlüyor. Millet sahile dökülmüş, yürekleri aÄŸzında seyrediyor olanları. Halil'in sandalı uçuyor gibi. İki sandalın burun buruna geliÅŸi, vuruÅŸmanın baÅŸlayışı, dün gibi taze gözlerimde. İlkin patlayan silah sesleri duyduk. Ardından Gülsüm'ün figanı. İbram ÇavuÅŸ'un feryadı. Halil'in sandalı kanatları kırılmış kuÅŸ gibi kaldı yerinde. İbram ÇavuÅŸ, sandala kapanmış haykırıyordu: "Gitti. YiÄŸit Halil gitti. Vurdular Halil'i. KalleÅŸ Kaymakam'ın adamları vurdu Halil'i".
    Sahildekiler atladılar sandallara. Kolcuların sandalı Bodrum'a hızla Gülsüm'ü götürürken, Halil'in sandalı da ağır ağır  sahile yaklaşıyordu. Sahil ana baba günü. İğne atsan yere düşmez. Sonra sandaldan çıkardılar Halil'i. Oluk oluk kan akıyordu. İbram ÇavuÅŸ'un kollarında verdi son nefesini. Sonra kalabalığı bir uÄŸultu sardı. Bir hıçkırık, bir gözyaşı seli. Bunların arasından da yanık, içli bir ses yükseldi. AÄŸlayan, aÄŸlatan.
 
ÇÖKERTME

Çökertme'den çıktım Halil'im, aman başım selamet,
Bitez de Yalısına varmadan  Halil'im, aman kıyamet,
Arkadaşım İbram Çavuş Allah'ıma emanet.

Burası da Aspat değil Halil'im,
Aman Bitez Yalısı,
Ciğerime ateş saçtı aman kurşun yarası.

Güvertede gezer iken aman kunduram kaydı,
İpekli mendilimi aman irüzgar aldı,
Çakır da gözlü Gülsüm'ümü Çerkez Kaymakam aldı,

Burası da Aspat değil Halil'im,
Aman Bitez Yalısı,
Ciğerime ateş saçtı aman kurşun yarası.

Gidelim gidelim Halil'im, Çökertme'ye varalım,
Kolcular gelince de Halil'im nerelere kaçalım,
Teslim olmayalım Halil'im, aman ateş saçalım.

Burası da Aspat değil Halil'im,
Aman Bitez Yalısı,
Ciğerime ateş saçtı aman kurşun yarası.


    KAYNAKLAR :
1- İbrahim Kaptan, Bodrum,  Haziran 1973, Yüzyüze görüşme
2- Şadan Gökovalı,Prof. Ege Üniversitesi İzmir Radyosu Eski Prodüktörü, sözlü aktarım.

                                              YaÅŸar ÖZÜRKÜT
                                          Öyküleriyle Türküler 1