ÖYKÜ FERAYİ
Menteşe Beyleri'nden Yakup'un oğlu İlyas, dağlar sevdalısı, av meraklısı bir delikanlı imiş. Silahını omuzladığı gibi, dağlara doğru yola düşermiş. O dağ senin, bu dağ benim dolanır dururmuş.
Bilinir ki; Yörükler yazı yaylada, kışı yazıda (ovada) geçirirlermiş. Bir ilkyaz günü Muğla dağlarında av ardında koşarken, dünyalar güzeli bir Yörük kızına rastgelmiş... Bu becene (ıssız) dağda, bir başına, bu güzeller güzeliyle karşılaşınca çok şaşırmış İlyas Bey.. Seslenmiş kıza;
- İn misin, cin misin ? Kız da cevap vermiş ;
- Ne in'im, ne cin'im... Sencileyin bir insanım.
- Peki, ne arıyorsun bu dağ başında, bir başına ?
- Kuzularımı, oğlaklarımı güderim. Ya sen ?
- Ben mi ? Av avlayıp kuş kuşlardım ki; bugün bahtım karşıma seni çıkardı. Adın ne senin ?
- Ferayi.
- Ferayi mi ? Ferayi... Ferayi ha...
- Benim Türkmen adımı Beğenmedin mi ?
- Yoo. Çok Beğendim.. Beğendiğimden, düşürmem adını dilimden.
- Ya senin adın ne ? Neyin nesisin, kimlerdensin ?
- Adım İlyas. Yakup Bey'in oğlu İlyas...
- Ooo. Beyimizin oğlu beyimiz onurlandırmış obamızı... Ne mutluluk canımıza. Çadırımıza buyur beyim.. Bir tas ayran sunayım sana. Açsındır, çökelek çıkarayım.
İlyas Bey, Ferayi'nin sunduğu çökeleği bazlamaya sarıp yemiş, tas tas da ayran içmiş. Bu sırada bir yandan da Ferayi'yi süzüp, acaba o da beni ister mi ki diye de içinden geçirirken, birden bire içindekini açıvermiş kıza ;
- "Ferayi... Benle evlenir misin ? "
- "Bunu anamla atamla konuşman gerek beyim.." diye cevap vermiş Ferayi, kafasını önüne eğerek...
İlyas Bey hemen Milas'a dönmüş. Anasını bulmuş ve iletmiş kararını :
- Anacan anacan... Sen hep benim evlenmemi ister durursun deÄŸil mi ?
- Hem de nasıl oğul.. Hayrola, yoksa buldun mu gönlünün sultanını ?
- Buldum ya ana. Senden dileğim odur ki dileğimi bey babama da açasın.
- Olur oğul açmaz olur mu hiç. Kim ki gelinimiz olacak kız ?
- Göktepe'de oba kurmuş Yörük kızı Ferayi...
Yakup Bey kırmamış oğlunun dileğini, adamlarından birkaçını almış yanına ve varmış Ferayi'nin obasına. Biraz hoş beş ettikten sonra da gelmiş asıl konuya...
- "Gelişimiz şundandır ki..." diye söze başlamış Yakup Bey... "Bahçenizdeki gülü dermeye geldik, sizinle kardeşlik olmaya geldik... Oğlum bir beğenmiş Ferayi'yi, ben ise iki beğendim..."
Beydir bu konuşan... sözü buyruktur. Ferayi'nin babası da iki etmeden sözünü;
- "Civan oğlun İlyas'a kız vermek, obamıza şan verir beyim.." demiş.
Bu cevap üzerine düğünün nasıl yapılacağı da kararlaştırılıp, hazırlıklara tezelden başlanılması kararı alınmış ve konuklar Milas'a doğru yola koyulmuşlar... Onlar obadan uzaklaşırken, Ferayi'nin ağabeyi Mıstık sürüyü yaylatmaktan obaya dönmüş.
- "Gidenler kim, neye gelmişler ki..." diye sormuş babasına... Babası da:
- Obamızın başına devlet kuşu kondu oğul... Yakup Beyoğlu İlyas Bey, bacın Ferayi'ye gönül koymuş... Babası da Ferayi'yi istemeye gelmiş..." demiş.
Bu cevap üzerine sinirlenen Mıstık ;
- "O İlyas olacak beyoğlu... nerde görmüş ki Ferayi'yi de gönül koymuş ? Anlaşılan Ferayi onunla daha yavuklanmadan (nişanlanmadan) görüşmüş öyle mi... Ben bunu "ar" ederim. İlyas kendine başka kısmet arasın gayrı" deyip, kestirip atmış.. Nice ısrar etmişlerse de "nal" demiş, "mıh" dememiş Mıstık.
Ferayi, bakmış ki başka yol yok, haber salmış İlyas Bey'e;
"- Beni falan gün Kanlı Kapuz'un (kanyonun) ağzında bekle. Ben çeyizimi sarı mayaya (dişi deveye) yükler gelirim. Ordan da birlikte kaçarız ..."
İlyas Bey atlamış atına, kavil (buluşma) yerine doğru yola düzülmüş. Gelin görün ki, Mıstık sezmiş olan biteni ve gizli gizli izlemiş Ferayi'yi. Kanlı Kapuz'un başına yaklaşınca da yakalamış Ferayi'yi ve
- "demek İlyas'la kaçacaksın ha ?"
diyerek çekmiş bıçağını ve delik - deşik etmiş biricik bacısını. Sonra da dayanamayıp, kendini de Kanlı Kapus'un kara derinliklerine atmış.
İlyas Bey kavil yerine gelip de, çeyiz yüklü sarı mayayı başıboş görünce, yüreği ağzına gelmiş ve Ferayi'yi aramaya başlamış... Az ileride Ferayi'nin, al kanlar içindeki cansız bedenini bulmuş.
Bundan sonra İlyas Bey'in ne yaptığı bilinmiyor amma... Bildiğimiz bir şey varki, halk bu acı olayı ağıt olarak türküleştirmiş ki; bu dünya durdukça çığrılsın, sevenlerin arasına kimsecikler girmesin diye...
Ferayidir gızın adı Ferayi
Yandım aman Esmer yarim aman Ferayi
Türkmen de gızı katarlamış mayayı
Of yandım aman Esmer yarim aman mayayı
Demirciler demir döğer tunc olur
Öf yandım aman Esmer yarim aman tunc olur
Sevip sevip ayrılması güc olur
Öf yandım aman Esmer yarim aman güc olur
Kaynak : Ahmet Günday
(Bağlama Metodu Notaları ile Halk Türküleri ve Türkü Hikayeleri.. Nisan 1977)